Saat, akşam güneşinin camlara vurduğu saatti.Uzunca düşünerek okudum yazdığın son mektubunu.Bana uzattığın yeni dallar,açmaya yatmış çiçekler gibi ümit kokuyordu.Ve sen yine, benden başka bir hikaye çıkartmaya çabalıyordun.
Anladım,anladım ki unutmuştun yollarının ne denli sarp olduğunu,senden bile dik yokuşlarının beni ne denli yorduğunu.Seni hak etmek lazımdı,biraz çoğal demiştin bana.Bende, ardına sakladığın gözlerinin, ışıklı mahzunluğunu koklayabilmek için,çoğalarak,kendime yer açarak ilerlemiştim sana.Korkmuştun biliyorum,tuzaktım sana.Biz tuzaktık hayatımıza.Ya dönecektik o sokağı,ya da birbirini bilen ama hiç görmeyen insanlar gibi kalacaktık.Bana bahaneler buldun.Çok eksiksin sen,arttır kendini dedin.Nasıl çabaladım,bir an bana dönmüş başını bende tutabilmek için.Upuzun bir yolu yalnız tırmanıp,nihayetinde sana taşabilmek için ne çok uğraştım.Hasadını bekleyen ruhum bir geceden geçiyordu sende ve adım adım bir söğüt gölgesinde bırakıyordum çığlıklarımı.İçimden iplik iplik çekerek ,boş görünen bir sandığı avuçlayarak, uzun zamanlarda oldurdum kendimi.Sahip çıkılmayan kıymetlerimi bilesin diye nasıl çoğalarak geldiğimi unuttun mu?.Ben neleri ardıma atıp çıkarttım kendimi,bir düşünsene. Ama ben ne yapsam da, benim değil,hep senin ardında bıraktığın değerlerin önemliydi.
Hatırla,önce bir enkaza döndürdüm kendimi yeniden yeşillenebilmek için.Şimşek çakmıştı gözlerinde,bir hazine bulmuşcasına.Bu kadın heykelin mi olacaktı senin ne?
Ne kabuslara uyandım,nasılda yolları ve kendimi sana kapadım.Ben sana kapandım hatırlasana.
İçimde çoğaltmaya çalışırken özümü; bir gün gel demiştim sana,gelmemiştin.O gün eksilen içimi nasıl doğrulttum hiç bildin mi?.Nasıl da alışmadığım yollarda,bilmediğim nefeslerde koşarak büyüdüm.Yollara dökülen hep benim içimdi,saçılan ses hep benim sesim.
Şimdi oturmuşta yazmışsın bana,sana dokunamıyorum diye.Geri yürü diyorsun bana,insan geriye saran bir şeymi ki?Sıkıldıkça değiştirecek misin benliğimi.Sana uzanmak için üzerimden attığım kabuklarımı nereden bulupda geçireceğim tekrar sırtıma.Ben seninle olmayı,sende olmayı seçmiştim, sen beni ellerinde şekil vereceğin bir kadın yapmak içinmi seçtin. Pırıltılı taşlar gibi yoluna iz bıraktım diye sevmemişmiydin.Gün gelip de tekrar değişmemi istersen, başka bir beni ben nereden ve neden bulayım.
Şimdi,kıvrılabileceğin bir köşe istiyorsun benden.Hayır.Artık sen beni böyle sevmeyi öğren.İsteseydim yapabilirdim,senin için dönmedimmi yollardan,yine dönerdim.Ama ben seni nasıl sevdiysem, şimdi seninde öyle sevme zamanın.Törpüleyemediğin ve canımı acıtan neyin varsa,eksik ve fazla seni nasıl içime diktiysem,sende beni içinde yaşatacak bir yer bul.Önüme fırlattığın değerlerini,benim bilmediğim öykülerini,gözlerinin kurak ikindisini nasıl seviyorsam, sende bir öğle vakti gel ve öyle sev beni.Mühürlü tüm kıvrımlarım senin ,sürgüne gönderdiğin duygularını geri çağırmak için bu son mevsim.Bu son mevsimde, sende beni artık benim gibi sevmeyi dene.
9 Kasım 2012 Cuma
13 Eylül 2012 Perşembe
İçinde misin yoksa dışında mı?
Pazartesi günü yani 17.09.2012 sanırım silkinip kendime gelmemi beklediğim gündü uzun zamandır ( takribi 23 sene ). Ve sonunda beklediğim şey sonunu bilemesemde gerçekleşiyor. Felsefe! Bir akademi öğreniminden daha çok benim için kendimi daha fazla tanıyacağım/geliştireceğim/öğreneceğim bir yer olacak. Ve ikici kez hayatta yapacağım şeyi çok fazla hevesli, çok fazla istekli yapacağım. Ama benim için sadece bu kadarda değil bu 2. üniversite benim için bir buçuk senedir beklediğim/olmasını umduğum şeyleride beraberinde getireceğine inanıyorum. Evet buna gerçekten inanıyorum!
9 Eylül 2012 Pazar
20 Ağustos 2012 Pazartesi
21 Haziran 2012 Perşembe
Neresi tam olarak bilemesemde başladığım nokta başı yada ortası değil ama sonuda değil ondan adım gibi eminim. Yinede başlıyoruz işte yazmaya, kelimelerle boğuşup, daha kendimi anlamlandıramazken yazının giriş, gelişme, sonuç kısmını bir anlam içine sokmaya çalışıyorum.
' Ne oluyor? Neden oluyor? ' diye çığlık atıyor beynim içinde ki asla susmayan küçük kız. Çift kişilikli olduğumu hissettim bir an kendi yazdıklarımı okuyunca ama malesef değilim sadece ben varım. Belki öyle olsa kendimle konuşmayı bırakırdım. Ya da olaylara farklı bakabilen, başka türlü tekiler verebilen biri olurdu benim dışında. Ama yok sadece ben varım ne yapacağını bile bilmeden 2 dudağının arasından çıkacak bir kaç kelimeyle mutlu olmaya çalışan ben! Sadece ben!
Umutlarımla korkularım elele vermiş dalga geçiyorlar benimle. Hiç bu kadar yarım kalmamıştım. Hiç bu kadar kendimi anlatmaya çalışmamıştım. Hiç bu kadar..........
Ne giriş ne gelişme ne de sonuç yok demiştim ya. İşte tamda bunu kastetmiştim.
' Ne oluyor? Neden oluyor? ' diye çığlık atıyor beynim içinde ki asla susmayan küçük kız. Çift kişilikli olduğumu hissettim bir an kendi yazdıklarımı okuyunca ama malesef değilim sadece ben varım. Belki öyle olsa kendimle konuşmayı bırakırdım. Ya da olaylara farklı bakabilen, başka türlü tekiler verebilen biri olurdu benim dışında. Ama yok sadece ben varım ne yapacağını bile bilmeden 2 dudağının arasından çıkacak bir kaç kelimeyle mutlu olmaya çalışan ben! Sadece ben!
Umutlarımla korkularım elele vermiş dalga geçiyorlar benimle. Hiç bu kadar yarım kalmamıştım. Hiç bu kadar kendimi anlatmaya çalışmamıştım. Hiç bu kadar..........
Ne giriş ne gelişme ne de sonuç yok demiştim ya. İşte tamda bunu kastetmiştim.
24 Mayıs 2012 Perşembe
Seninle Yaşlanmak İstiyorum.
Seneler geçsin, Sen Beni bil Ben Seni bileyim istiyorum.
Benim olduğun kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar BENİM istiyorum.
Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.
Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
Sen çok dertlenip, içip arkadaşlarınla eve gelmelisin.
Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim.
Güzel günlerimizi, evimizde, bir şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız.
Ya da bazen dostlarla ucuz bira içerek..
Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuklarımız olmalı, düşünsene senin ve benim olan bir canlı.
Geceleri ağladıkça sırasıyla susturmalıyız.
Sen arada mızıkçılık yapmalısın.
Ve ben söylenerek sıranı almalıyım.
Yorgun olduğun için yemek yapmamalıyım,
Söylenerek yumurta kırmalısın.
Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı.
Mutluda olsa, kötüde olsa, yaşadığımız günler bizim
Günlerimiz olmalı.
Saçlara düşünce ya da gidince aklar,
Çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız, her sabah cinayetle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz.
Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız.
Eve gelip benden kahve istemelisin.
Çocuklar gelmeli ziyaretimize,
Geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız.
Öyle sevmelisin ki Beni, bu yazdıklarım korkutmalı Seni,
Tebessümler açtırmalı yüzünde.
Birgün bu hayatı bırakıp giderken,
Sadece mutluluk olmalı yüzümüzde
Birbirimizi sevmenin gururu olmalı herşeyde...
Can Yücel.
Benim olduğun kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar BENİM istiyorum.
Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.
Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
Sen çok dertlenip, içip arkadaşlarınla eve gelmelisin.
Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim.
Güzel günlerimizi, evimizde, bir şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız.
Ya da bazen dostlarla ucuz bira içerek..
Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuklarımız olmalı, düşünsene senin ve benim olan bir canlı.
Geceleri ağladıkça sırasıyla susturmalıyız.
Sen arada mızıkçılık yapmalısın.
Ve ben söylenerek sıranı almalıyım.
Yorgun olduğun için yemek yapmamalıyım,
Söylenerek yumurta kırmalısın.
Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı.
Mutluda olsa, kötüde olsa, yaşadığımız günler bizim
Günlerimiz olmalı.
Saçlara düşünce ya da gidince aklar,
Çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız, her sabah cinayetle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz.
Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız.
Eve gelip benden kahve istemelisin.
Çocuklar gelmeli ziyaretimize,
Geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız.
Öyle sevmelisin ki Beni, bu yazdıklarım korkutmalı Seni,
Tebessümler açtırmalı yüzünde.
Birgün bu hayatı bırakıp giderken,
Sadece mutluluk olmalı yüzümüzde
Birbirimizi sevmenin gururu olmalı herşeyde...
Can Yücel.
Herkes.
Hayattan herkes birşeyler bekliyor çoğu zamanda istediklerini elde edemiyorlar özelliklede benim gibi senin gibi insanlar.. İmkansız diye birşey yoktur eninde sonunda istediğimiz herşeyi elde edebiliriz. Yeter ki gerçekten isteyelim. Gerçi bu söze nasıl baktığın nerden baktığın önemli biraz iyimser olmalı insan.
- Saçmalık.
- Saçmalık.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)